Mescid-i Aksâ’nın Osmanlı döneminde belirlenen statükosu hâlâ geçerlidir..!

Mescid-i Aksâ’nın, Müslümanların mukaddes mekânı olduğuna dair uluslararası mahkeme kararı.! Tarihten gelen statüko, alınan tarihi belgeli kararlar gereği Mescid-i Aksâ’nın bütünüyle Osmanlı vakıf eseri olup bugünkü Türkiye cumhuriyeti devletine dolayısıyla..

Mescid-i Aksâ’nın Osmanlı döneminde belirlenen statükosu hâlâ geçerlidir..!
Atlas International Group

Mescid-i Aksâ’nın, Müslümanların mukaddes mekânı olduğuna dair uluslararası mahkeme kararı.!

Tarihten gelen statüko, alınan tarihi belgeli kararlar gereği Mescid-i Aksâ’nın bütünüyle Osmanlı vakıf eseri olup bugünkü Türkiye cumhuriyeti devletine dolayısıyla Müslümanlara ait olduğuna dair uluslararası mahkeme kararı da mevcuttur. 

Söz konusu 1931 yılında yayımlanan resmi gazetede ve mahkeme zabıtalarında:

Filistin’in İngiliz mandası olduğu dönemde… (1929’da İngiliz sömürgecilerine karşı Burak İsyanı patlak vermişti) İngilizlerin Yahudilere Mescid-i Aksa’nın batı duvarına gelip ibadet etmeleri için sağladığı kolaylıkları protesto etmek amacıyla Filistinliler direniş başlatmıştı. İngilizler, konuyla ilgili karar verilmesi için anlaşmazlığı uluslararası bir mahkemeye götürmeyi kabul edene kadar da bu isyan ve direniş olayları devam etti. Duvar, Müslümanların isimlendirdiği gibi Burak Duvarı mı, yoksa Yahudilerin isimlendirdiği gibi Ağlama Duvarı mıydı?!

13 Eylül 1929’da İngiliz Sömürge Bakanı, olayların, direniş ve ayaklanmanın nedenlerini acilen araştırıp tekrarını önlemek için çözüm geliştirmek üzere Shaw Komisyonu olarak bilinen bir komisyon oluşturdu. Bu komisyonun tavsiyeleri arasında, ayaklanmaların bundan sonra tekrar yaşanmasını önlemek için hak ve iddiaların açıklığa kavuşturulup netleştirilmesi gerektiği de vardı.

İngiliz hükümetinin, Milletler Cemiyeti Konseyi›ne teklifte bulunması üzerine, bu amaçla bir heyet oluşturuldu… En yüksek yargı ve tahkim düzeyinde tarafsız bir uluslararası komisyon oluşturulmuş oldu.

Komisyon 19 Haziran 1930’da Kudüs’e geldi ve Filistin’de (tam bir ay) kaldı ve her gün bir veya iki oturum düzenledi. Komisyonun düzenlediği 23 oturum sırasında 52 şahidin ifadesine başvurdu. Bunlar arasında 21 Yahudi haham ve 30 Müslüman âlim ve bir de İngiliz şahit vardı.

Her iki taraf, oluşan bu komisyona 35’i Yahudiler, 26’sı Müslümanlar tarafından olmak üzere toplam 61 belge sundu.

Uluslararası Mahkeme, (Müslümanların iddiasını doğrulayan delilleri sağlam buldu) sunulan belgeleri Müslümanların iddialarını teyit edecek yeterlilikte gördü. Çünkü Müslümanların savunmaları, Şeriat Mahkemesi’nin belge ve kayıtlarına göre, Burak duvarını çevreleyen tüm alanın İslami bir vakıf olduğunu ispatlıyordu. Kur’an’ı Kerim metinleri ve İslam gelenekleri de bu yerin kutsallığını açıkça belirtmekteydi…

…Mahkeme kararını, Uluslararası Komisyonun Kudüs’teki oturumlarını başlatmasından beş ay sonra verdi ve mahkeme Arap Müslüman ve Yahudi temsilcilerini dinledikten, iki tarafça sunulan tüm belgeleri inceledikten ve Filistin’deki tüm kutsal yerleri ziyaret ettikten sonra kararını ittifakla verdi. Komisyon son toplantısını 28 Kasım-1 Aralık 1930 tarihleri arasında Paris’te gerçekleştirdi ve kararı oybirliğiyle aldı. Bu karar, Müslümanlar olarak bizi ilgilendiren, şu paragrafla başladı:

Ağlama Duvarı’nın mülkiyeti yalnızca Müslümanlara aittir ve vakıf mülkünün bir parçası olan Mescid-i Aksa alanının ayrılmaz bir parçasını oluşturduğundan, gerçek hak sahibi yalnızca Müslümanlardır. Burak (Ağlama) Duvarının mülkiyeti de onlara aittir. Ağlama Duvarının önünde ve duvarın karşısında Mağaribe Mahallesi olarak bilinen bölgenin önünde bulunmakta olan kaldırım da Müslümanların mülküdür; çünkü burası İslam hukukunun hükümlerine göre hayır için kullanılması gereken bir vakıftır…!

Kararda yer alan çok önemli hususlardan en önemlileri şunlardır: “Koltuk, sembol, minder, sandalye, perde, bariyer ve çadır getirilmesinin yasaklanması ve Yahudilerin duvarın yanında trompet çalmasına izin verilmemesi…”

Bu kararın maddeleri 8 Haziran 1931’de yürürlüğe girdi ve İngiliz hükümeti, buranın Müslümanlara ait olduğunu ve tasarruflarını tanıyan bir Beyaz Kitap yayınladı. Hem uluslararası karar hem de Beyaz Kitap, Yahudileri kendi sınırlarına uymaya zorladı ve kısa sürede Yahudilerin duvar meselesine dair sesleri azaldı. Buna dayanarak İngiliz Kralı da bir kraliyet fermanı yayınladı.”

Karar taraflara resmen tebliğ edildi ve imza altına alınmıştır..!

Kaynak: Beyaz Kitap!

1931 tarihli Ağlama Duvarı Kararnamesi” Filistin Resmi Gazetesi

Yukarıda detayları ile ortaya koyduğumuz mahkeme kararı ve resmi gazete ile statüsü belirlenen Filistin, Kudüs ve Mescidi Aksa ile ilgili olarak Osmanlı’nın emanetine, Allah’ın evine sahip çıkmamak, Allah ve Rasulüne isyan, İslam ümmetine de ihanettir!

Maalesef 1967 yılından beri İslam ülkeleri liderleri son Gazze hadisesine kadar kararsızlıklarını sürdürmüşlerdir..!

TC devleti, Cumhur İttifakı hükümeti ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın bütün bu gayretleri bu hedefe yönelik olarak yaptığı çalışmalar inşallah en kısa zamanda netice verecektir!

Kudüs ve Mescid-i Aksa tekrar “Osmanlı atalarımızın kanuni vârisi ve mülkü olarak” asıl ve asil sahiplerinin elinde kıyamete kadar muhafaza altında olacaktır!

İnşallah..! 

Devam edecek.!

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.