İsraili Lanetlemeye Devam Edelim

İsrail zulmüne devam ediyor. Durmaya niyeti de yok. Ancak esirlerini kurtaramadığı için İsrail halkı hükümete baskı kuruyor. Bu baskıyı azaltmak için İsrail hükümeti HAMAS ile esir takası için bir süreliğine savaşı durdurmayı kabul ediyor ama HAMAS kabul etmiyor. Ya sürekli ateşkes olacak ya da hiç olmayacak diyor HAMAS.
HAMAS’ın daha fazla kaybedecek bir şeyi kalmadı. Evleri yıkıldı, yakıldı. Şehirleri yer ile bir oldu. Bu soğuk ve zor şartlarda direnmeye devam ediyorlar. Gazze soğuk yağmurlu. Her yer çamur içerisinde başlarını sokacakları bir çadır bile bulamayanlar var. Çadır bulanlar da pek güvende değil çünkü İsrail için hedef fark etmiyor ister bina olsun ister çadır ister pazaryeri olsun isterse hastane ister okul olsun ister cami isterse kilise, hepsini gözü kapalı bombalıyor.
İsrail bunca zaman ve bu kadar zulüme rağmen hatta sahip olduğu bu kadar teknolojik silahlara rağmen Gazze’de yıkımdan başka bir şey elde edemedi. Esirleri kurtaramadı, HAMAS’a yenilgi yaşatamadı, HAMAS’ın tünellerini bile tespit edemedi. Harcadığı milyarlarca dolara ve diğer ülkeler tarafından verilen onca karşılıksız desteğe rağmen kendi kayıplarını dahi azaltamadı. İlk zamanlarda günlük asker kayıplarını ve silah zayiatını açıklayan İsrail artık hiçbirini açıklamıyor. Çok fazla kayıp verdiği herkesin malumu.
Bugüne kadar Gazze halkına fiili olarak destek veren tek ülke Yemenin önemli bir bölgesini elinde bulunduran Husiler oldu. Süveyş kanalını kontrol altına alarak İsrail ve İsrail ile irtibatlı hiçbir ticari gemiyi geçirmeme kararlılığında ve bunu iyi bir şekilde başarıyor. ABD, İngiltere ve birkaç diğer ufak tefek ülkelerin Yemen’e saldırılarına rağmen Husiler vazgeçmiyor. Korkmuyorlar da. ABD ve İngiltere çok başarılı olamıyor, olamayacaklar da.
Yemen dışında, Güney Afrika’nın İsrail’i soykırım mahkûmu olarak sanık sandalyesine koyması çok önemlidir. İsrail HAMAS’ı soykırım yapmakla suçlarken şimdi kendisi sanık sandalyesinde hesap vermeye çalışıyor.
İsrail son zamanlarda bataklığa saplandığını farkına vardı. İki strateji deniyor, birincisi Ortadoğu’yu komple bataklığa çevirmeye çalışıyor. Başta İran olmak üzere, Ürdün, Lübnan ve Suriye’de eylemler yapıyor. Bazılarını aşikâr yapıyor ve yaptığını söylüyor bazılarını da gizliden ve maşa kullanarak yapıyor. En son Lübnan-Suriye sınırındaki en büyük ABD üssüne yapılan saldırıda da İsrail’in parmağı olduğu kesindir. Zaten İran’ın anında hedef gösterilmesi de bunu gösteriyor. Diğer bir strateji ise Gazze’de bir iki bölgeyi işgal edip savaşı bitirmek. Bunun için de bir süre daha bombalamaya ve ölüm yağdırmaya devam edeceğiniz söylüyor. Görünen o ki her iki şekil de de başarılı olamayacaktır. Hiçbir ülke ne İsrail ne de diğer batılı ülkeler ile savaşa girmek istemiyorlar. Bunu da açıkça belirtiyorlar. Başta ABD olmak üzere batılı ülkeler de Ortadoğu’da yapılacak herhangi bir eylemin bataklığa saplanmak olduğunu çok iyi biliyorlar. Nitekim İsrail’i mevcut ekonomik şartlarda daha ne kadar destekleyeceklerini tartışmaya başladılar.
Bizler İsrail’i lanetlemeye devam etmeliyiz. İsrail ne kadar proje geliştirirse geliştirsin ne kadar tuzak kurarsa kursun Allah tuzak kuranların en iyisidir. Onları kurdukları tuzaklarda debelenir hale sokacaktır yeter ki gönüllerimiz bir, duamız bir olsun. Maddi planda bir destek veremedik ve birlik sağlayamadık ancak manevi planda gönül birliği yapalım. Bu da bir şeydir ve sürekli olursa inşallah İsrail bataklıkta boğulacaktır.