Gazze’de nihayet bir barış planı imzalandı, acı da olsa Gazzelilerin yüzünde gülümseme var, bayram havası var, kutlamalar var. Düşünün, iki yıla yakında zulüm var, her gün patlayana bombalar ve yer..
Gazze’de nihayet bir barış planı imzalandı, acı da olsa Gazzelilerin yüzünde gülümseme var, bayram havası var, kutlamalar var. Düşünün, iki yıla yakında zulüm var, her gün patlayana bombalar ve yer ile bir olmuş evleriniz ve bu şekilde iki kış geçirdiniz, gidecek bir yeriniz sığınacak bir yuvanız yok, üstelik güvenli hiçbir yer yok yaşam sürdüğün bu belde de. İşte bu şartlar altında 70 bin kişi can vermiş, kimi anneniz, kimi babanız, kimi kızlarınız, kimi oğullarınız ama siz barış geldi diye kutlama yapıyorsunuz. İşte bu yüzden acı bir bayram var çünkü en azından bir umut oluştu, bir barış umudu. Artık bir daha bombalar patlamayacak, artık evlerine dönebilme umudu her ne kadar yıkık da olsa.
Biz de burada seviniyoruz, barışa seviniyoruz, çünkü oradaki kardeşlerimiz seviniyor. Onlar üzülünce biz de üzüldük, onlar orada zulüm gördü, biz de burada acısını hissettik. Şimdi onlar koşulların biraz da olsa rahatlamasına seviniyor, biz de seviniyoruz. Yapılan yardımların, gıdanın ve ilacın kendilerine erişeceğine seviniyoruz. Bundan sonraki yaşamlarında biraz olsun nefes alacaklarına seviniyoruz.
Peki bunca zamandır süren bu zulmü gerçekte kim durdurdu? Barışı kim sağladı? ABD’ mi, Trump mı? Erdoğan mı? Katar mı, Mısır mı? Gerçek kahraman kim? Elbette bu saydığımız isimlerin barışa katkıları olmuştur ama hiç biri bu barışı getirecek güce sahip değil. Daha doğrusu ABD alenen İsrail’e desteğini verdiği ve silahlarını sınırsız temin ettiği sürece dünyanın hiçbir ülkesi ve lideri İsrail’i durduramayacaktı. Peki İsrail’i kim durdurabildi?
Bunun cevabını Trump verdi ve aynen şöyle söyledi; “Ben Netanyahu’ya dedim ki, sen bu savaşı çok ileri götürüyorsun, yeter artık, dur artık, sen bütün dünya ile savaşamazsın.” Aynen böyle İsrail’e karşı bütün dünya birleşti. Bu savaş devam etseydi biraz daha dünya SUMUD filosu gibi yardım gemileri ile değil eminin savaş gemileri ile Gazze’ye gitmeye başlayacaktı. Bu açıdan bu barış aslından İsraillerin yardımına yetişti. Şimdilerde Netanyahu’yu bir barış güvercini gibi göstermeye çalışıyorlar ama artık çok geç.
Bu barışın gerçek kahramanı başta Avrupa halkları, tüm dünya halklarının zaferidir. Sumud filosunun, Yüzbinlerle sokağa dökülen İspanyolların, kendi hükümetlerini protesto eden İtalyanların, 300’den fazla kurşun ile öldüren Gazzeli 5 yaşındaki kız çocuğun heykelini Almanya’nın merkezine diken Alman halkının, Statlarını Filistin bayrağına çeviren takım taraftarlarının ve sayamadığım daha birçok ülkenin halklarının zaferidir. Benim savaşın başından beri yazdığım anlatmaya çalıştığım bir durum vardı; bu savaşı devletler durduramaz, birbirlerine ekonomik, siyasi ve başka nedenlerle bağlanmış yöneticiler asla bitiremez, savaşı bitirebilecek tek güç sokağa dökülecek olan vatandaşlardır. Bu durum her ne kadar Müslüman ülkelerde pek oluşmadı ise de başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde halk sokaklara her gücün gün artan sayı ile dökülmeye başlamıştı.
İsrail artık dünyada güvenilmez ve zalim bir devlet olarak tanınmaya başladı ve hiçbir İsrailli yaşadıkları ülkelerde kendilerini eskisi kadar güvende hissetmiyorlar. Hitlerin yıllar önce uyguladığı holokost-soykırım’ı yıllardır bir kalkan olarak kullanan İsrail, Netanyahu’nun uyguladığı bu zulüm ile tam tersine döndü ve artık İsrail holokost-soykırım yapan bir devlet konumuna geldi. Artık İsrail için de hiçbir şey eskisi gibi değil. Bu barış İsrail için bir rahatlama dönemi gibi olsa da gelecek günlerde İsrail’in elindeki kanda, döktüğü kanda boğulmasına engel olamayacaktır.