İSLAM’IN EN DOĞRUSUNU ARAYANLAR Günümüze kadar gelen dinimiz İslam, tarihinin en büyük fitnesi ile karşı karşıyadır. Dinimizin her döneminde ihtilaflar çıkmış olsa da dönemin toplumları genel olarak kendi dönemlerinin büyük..
İSLAM’IN EN DOĞRUSUNU ARAYANLAR
Günümüze kadar gelen dinimiz İslam, tarihinin en büyük fitnesi ile karşı karşıyadır. Dinimizin her döneminde ihtilaflar çıkmış olsa da dönemin toplumları genel olarak kendi dönemlerinin büyük alimlerine tabi olmuş ve sorunlarını alimlere danışarak çözebilmişlerdir.
Hz. Peygamber efendimizden sonra başta sahabe olmak üzere, özellikle Hz. Osman ve sonrasında baş gösteren ihtilaflar yüzlerce Müslümanın şehit olmasına kadar varmıştır. Sonrasında Hz. Hüseyin’in Kerbela’da şehit edilmesi büyük bir felakettir. Ancak bu ihtilafların hemen hiç birisinde dini konular yer almadı, amellerde ve itikatta yani inanç esaslarında sorun yaşanmadı. Amel ve inanç konularında farklılıklar ve farklı görüşler sonraları ortaya çıkmıştır.
Sahabeler birer birer dünyayı terk ettikçe, Müslümanların da gelişen ve değişen yaşam tarzlarından dolayı sorular ve sorunlar çıkmış, bu sorulara cevap üretmek de o dönemin alimlerine kalmıştır. Alimler arasındaki görüş farklılıkları da mezhepleri doğurmuştur. Mezhepler, görüş ayrılıklarına çözüm bulma ve halkın sorularına cevap verme arayışlarına gitmiş, bir şekilde toplumları yaşadıkları bölge şartlarına göre değişkenlik gösterse de bir arada tutmayı başarmışlardır. İslam coğrafyasında çok büyük iç savaşlar çıkmamışsa bunun bir sebebi de dönemin alimlerinin feraseti ve toplumlara yol gösteren önderlikleri sayesindedir. İletişim şartları çok zayıf olmasına rağmen alimler çok büyük kitlelere ulaşmayı başarmışlar ve içtihatları ile toplumlara yol göstermişlerdir.
Oysa günümüzde iletişim çok kolay olmasına rağmen, dinimiz hiçbir dönem bu denli büyük fitne ve fesat içerisine düşmemiştir. Belki de iletişimin böyle kolay olması ve herkesin fikrini kolayca toplumlara duyurabilmesi fitne ve fesadı arttırıyor, bilemiyoruz ama durum hiç iç açıcı görünmüyor.
Bu dönemde toplumu bir araya getirebilecek alimler yok maalesef, oysa cemaatler o kadar çok ki, say say bitmez. İlim talebeleri çok ama bir türlü alim yetişmiyor. Hangi cemaate baksan en doğrusunu onlar biliyor. Büyük bir cemaat, bir bakıyorsun ABD ve Siyonistler ile iş tutmuş, kendi cemaatine zararı dokunan herkesi tasfiye etmeye çalışıyor. Öteki cemaat, devlete çöreklenmek istiyor. Görüntü şu; her cemaat bir şekilde fayda elde edeceği yeri elinde tutmak istiyor. Tabi ki samimi cemaat ve hocaları tenzih ediyoruz. Mutlaka var ama ya ilimleri yetersiz ya da başka bir sorunları var. Çünkü, tarih boyunca hep şu duruma şahit olduk, adil ve samimi olan kişinin yolu Allah tarafından açılmıştır ve büyük kitlelere hitap etmeyi başarmıştır. Ne zaman samimiyet ve ihlas kaybolmuşsa o kişi ve cemaat de yok olmuştur.
Günümüzde yaşanan fitne ve fesatlar; temel itikat meseleleri üzerine Kur’an-ı Kerim’den konuşarak, ayetler okuyarak, günümüze kadar gelmiş olan fikir ve görüşleri yok etmeye çalışmak, mezhepleri kökten bid’at, din dışı saymak, daha da ileri gidenler de Kur’an-ı Kerim’i “Peygambersiz” yeterli görüp ibadetler de bile Peygamber’in ismini şirk görmek. Geçmiş evliyaları, alimleri kafir ilan etmek, bel’am ilan etmek, ibadetlerin içinden azaltarak, özellikle namazın rükünlerini değiştirerek ve azaltarak tahrif etmeye çalışmak. Daha ilginci Kur’an-ı Kerimi dahi orijinal değildir diyenler bile var.
Hiç sevmediğim “Dış Güçler” tabirini istemesem de kullanarak diyorum ki, her türlü saldırı altında iken dinimiz, cemaatlerimiz saltanat kavgası güdüyorlar maalesef. İlim, irfan, feraset hak getire! Gerçek alimlerimiz bir bir terki dünya ediyorlar. Rabbimizin gönderdiği ve Resulümüzün bize emanet ettiği iki şey, kim sahip çıkıyor emanetlere? Emanetlerin gerçek anlamda ne olduklarını dahi kavramaktan güçlük çeken bir nesil geldi ki, dış güçlerin elinde oyuncak olmuş durumda.
Tüm bu yaşananların yanında en doğru yolu arayanların kafası karışık maalesef. Sağdan soldan üzerimize boca edilen bilgilerin ne kadarı doğru ne kadarı yanlış nasıl bileceğiz? Kur’an’dan ayet okuyan fitnecilerin yanında hurafe bilgiler ile İslam’ı yaymaya çalıştığını söyleyen cahil hocalar da en doğru dini arayanları yoldan çevirmeye ve yanlışa düşmelerine yardımcı olmaktadır maalesef.
İlmin ve teknolojinin çok hızlı geliştiği ve Kur’an’ın tüm ilmi gelişmeleri doğrulayarak tekrar tekrar mucize gösterdiği bu zamanda, hâlâ “keramet gösteren” şeyhlerini överek İslam’ı anlatmaya çalışmak maalesef bir işe yaramıyor. Hz. Peygamber efendimizin “ilim Çin’de de olsa gidin onu alınız”, “ilim müminin yitik malıdır” dediğini çok iyi biliyoruz da bu ilimi gidip alacak Müslüman bulamıyoruz, yitik malına sahip çıkacak mümin yok ortada.