Türkiye’de emeklilerin içine sürüklendiği ekonomik tablo artık tartışma götürmez bir sosyal çöküşe işaret ediyor. Türkiye Emekliler Derneği (TÜED) Uludağ Şubesi Başkanı Kenan Pars, en düşük emekli maaşının 28 bin 75 TL olarak açıklanan asgari ücrete eşitlenmesi çağrısını yineleyerek, emeklilerin geldiği noktayı sert ifadelerle ortaya koydu:
“Bugün milyonlarca emekli ekmek-soğana muhtaçtır.”
Bu sözler bir siyasi polemik değil, soğuk ekonomik verilerin ve sokaktaki gerçeğin özetidir.
RAKAMLAR KONUŞUYOR: EMEKLİ AÇLIK SINIRININ ALTINDA YAŞIYOR
TÜRK-İŞ’in Aralık ayı verilerine göre;
-
4 kişilik bir ailenin açlık sınırı: 29 bin 828 TL
-
Yoksulluk sınırı: 97 bin 159 TL
Bu tabloya karşın;
-
Asgari ücret: 28 bin 75 TL
-
En düşük emekli maaşı: 16 bin 881 TL
Ortaya çıkan tablo vahimdir:
Emeklinin maaşı, açlık sınırının yaklaşık 13 bin TL, asgari ücretin ise 10 binden fazla altında kalmıştır. Yani emekli, daha maaşı cebine girmeden yoksulluğa değil, açlığa mahkûm edilmektedir.
Kenan Pars bu uçurumu şu sözlerle özetliyor:
“Asgari ücret asgari geçim için belirleniyorsa, emekli bu ülkede yaşamıyor mu? Emeklinin geliri neden asgari ücretin altında tutuluyor?”
GÜNDEM VAR, EMEKLİ YOK!
Yılın son günlerinde kamuoyunun neredeyse tamamı asgari ücret tartışmalarına kilitlenmiş durumda. Ancak milyonlarca emekli, dul ve yetim bu tartışmaların dışında bırakılıyor. TÜED Uludağ Şube Başkanı Kenan Pars’e göre bu durum artık tesadüf değil, sistematik bir görmezden gelme politikası.
“Neden milyonlarca emekli gündemin üst sıralarında yer alamıyor? Emekliler bu ülkenin yurttaşı değil mi?”
Pars’e göre Aralık maaşı daha ödenmeden, açlık sınırı 31 bin TL’yi, yoksulluk sınırı ise 100 bin TL’yi aşacak. Yani maaş, daha cebe girmeden eriyip buharlaşacak.
“MARKETİN ÖNÜNDEN GEÇEMİYORUZ”
Ekonomik krizin en çıplak hali, emeklilerin günlük yaşamında görülüyor. Kenan Pars, Anadolu’nun dört bir yanındaki tabloyu şu sözlerle anlatıyor:
“Hangi taşı kaldırsanız altından emeklinin alın teri çıkar. Ama bugün emekliler torunlarına bir çikolata alamıyor. Marketin, bakkalın önünden geçemiyor.”
Veriler bu sözleri doğruluyor:
-
Emeklilerin yüzde 90’ından fazlası açlık sınırının altında maaş alıyor.
-
Et, balık, süt gibi temel gıdalar artık emekli sofrasından çıkmış durumda.
-
Emekli, hayatta kalmayı, yaşamaya tercih etmek zorunda bırakılıyor.
Bu tablo, yalnızca ekonomik değil; toplumsal ve vicdani bir alarmdır.
“BU GELİR İNSANİ DEĞİL”
Kenan Pars’e göre asgari ücretin altındaki bir gelir, insani değerlerle bağdaşmaz. Ancak emekliye reva görülen maaş, bu seviyenin bile çok altında kalmaya devam ediyor.
“Biz sadaka istemiyoruz. İnsanca yaşamak istiyoruz.”
TÜED’in talepleri net ve açık:
-
En düşük emekli maaşı, asgari ücrete eşitlenmeli
-
Seyyanen zam uygulanmalı
-
İntibak düzenlemesi hayata geçirilmeli
Pars, bu taleplerin bir lütuf değil, anayasal sosyal devlet sorumluluğu olduğunun altını çiziyor.
2026 UMUT MU, HAYAL KIRIKLIĞI MI?
Emekliler yeni yıla umutla değil, kaygıyla giriyor. 2026’ya dair beklenti neredeyse sıfırlanmış durumda. Kenan Pars bu umutsuzluğu şu soruyla özetliyor:
“Emeklinin geleceğe iyimser bakması için kim sebep gösterebilir?”
Pars, çağrısını doğrudan siyasi iradeye yöneltiyor:
“Sayın Cumhurbaşkanımıza ve milletvekillerimize sesleniyoruz: Emeklinin yüzü hiç olmazsa yeni yılda gülsün. 2026, gerçekten emekli yılı olsun.”
SON SÖZ: BU TABLO SÜRDÜRÜLEMEZ
Ortaya çıkan gerçek nettir:
Bu maaşlarla ne geçim sağlanabilir, ne onur korunabilir, ne de toplumsal barış sürdürülebilir.
Emekli yük değildir.
Emekli bu ülkenin üretim gücüdür, hafızasıdır, sigortasıdır.

Ve bugün emekliye reva görülen bu tablo, yalnızca emeklileri değil, toplumun tamamını ilgilendiren bir sosyal adalet krizidir.

