Balkan Göçmenleri camiasının Türkiye genelindeki en köklü ve en etkili sivil toplum kuruluşlarından biri olan BAL-GÖÇ, 20. Olağan Genel Kurulu öncesinde tarihi bir kırılma noktasına doğru ilerliyor. Uzun süredir tabanda biriken rahatsızlıklar, kopuşlar ve küskünlükler artık yüksek sesle dile getiriliyor. Bu sürecin en net ve en sert çıkışı ise Prof. Dr. Fahriye Vatansever Ağca’dan geldi.
Bursa’da Crowne Plaza Otel’de düzenlenen ve yoğun katılımla gerçekleşen basın toplantısında konuşan Ağca, BAL-GÖÇ Yönetim Kurulu Başkanlığı’na aday olduğunu açıklarken, mevcut yönetime yönelik eleştirilerinde tek bir kelimeyi dahi esirgemedi. Açıklamalar, yalnızca bir adaylık beyanı değil; aynı zamanda BAL-GÖÇ’teki mevcut düzene karşı açık bir itiraz ve hesaplaşma çağrısı olarak yorumlandı.
“BAL-GÖÇ BİR DERNEK DEĞİL, BİR DAVA”
Konuşmasına BAL-GÖÇ’ün kuruluş felsefesini hatırlatarak başlayan Ağca, derneğin sıradan bir sivil toplum örgütü olmadığının altını çizdi.
“BAL-GÖÇ, merhum Mümin Gençoğlu’nun 1984’te ortaya koyduğu büyük bir davanın ürünüdür. Bu dernek tabeladan ibaret değildir. Bu dava Balkan Türklerinin onur mücadelesidir. Bizler bu davanın hem sebebiyiz hem de geleceğiyiz.”
Ağca, BAL-GÖÇ’ün bugün geldiği noktanın bu kuruluş ruhuyla örtüşmediğini savunarak, derneğin camiadan koparıldığını ve içe kapatıldığını ifade etti.
ÜYE SAYISINDA ÇÖKÜŞ: 15 BİNDEN 2 BİNE
Mevcut yönetime yönelik eleştirilerini somut verilerle güçlendiren Ağca, BAL-GÖÇ’ün geçmişte 15 binlere yaklaşan üye sayısının bugün 2 binler seviyesine kadar düşmesinin tesadüf olmadığını söyledi.
“İnsanlarımız küstürüldü, dışlandı, ötekileştirildi. Kucaklaşma söylemleri havada kaldı. Yönetimin neredeyse yarısı istifa etti. Şubelerle bağ koptu, taban susturuldu.”
Genel kurullara katılımın dramatik biçimde düşmesini de camianın yönetime duyduğu güvensizliğin açık bir göstergesi olarak değerlendirdi.
“İR ADE 250 LİRALIK AİDATLA REHİN ALINAMAZ”
Adaylık sürecinde ciddi engellemelerle karşılaştıklarını dile getiren Ağca, Eylül ayından bu yana yapılan yüzlerce üyelik başvurusunun bilinçli şekilde bekletildiğini, aidatını ödeyen üyelerin dahi hazirun listelerine alınmadığını öne sürdü.
“Balkan insanının iradesi 250 liralık aidat şartıyla ipotek altına alınamaz. Seçme ve seçilme hakkı paraya bağlanamaz.”
Bu uygulamaların demokratik olmadığını vurgulayan Ağca, seçilmeleri hâlinde oy kullanmanın önündeki aidat şartını tamamen kaldıracaklarını açıkladı.
TÜZÜK DEĞİŞİKLİĞİ VE İKİ DÖNEM SINIRI
Projelerini de kamuoyuyla paylaşan Ağca, BAL-GÖÇ’te köklü bir tüzük reformu yapacaklarını belirtti. Buna göre genel başkanlık görevi en fazla iki dönemle sınırlandırılacak.
“Bu makam kimsenin tapulu malı değildir. BAL-GÖÇ, siyasetin değil; birliğin, dayanışmanın ve ortak aklın çatısı olacaktır.”
Ağca, genel kurulları yeniden on binlerin katıldığı, coşkulu ve kapsayıcı buluşmalara dönüştürmeyi hedeflediklerini söyledi.
ZORUNLU GÖÇTEN PROFESÖRLÜĞE UZANAN HAYAT HİKÂYESİ
Konuşmasında kendi yaşam öyküsüne de yer veren Ağca, 1976 yılında Bulgaristan’ın Kırcaali kentinde doğduğunu, 1989 zorunlu göçüyle ailesiyle birlikte Bursa’ya geldiklerini anlattı. Asimilasyon politikalarını, Türkçe bilmeden başladığı okul yıllarını ve yaşadığı zorlukları samimi ifadelerle aktardı.
Eğitim hayatında öğretmenlerinin desteğiyle başarı yakaladığını belirten Ağca; Bursa Yıldırım Beyazıt Lisesi’ni dereceyle bitirdiğini, ardından Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazandığını ifade etti. Kardiyoloji alanında uzmanlaşan Ağca, bugün Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde kardiyoloji profesörü olarak görev yapıyor.
“İftiralara, baskılara, tehditlere rağmen bu yoldan dönmeyeceğim. Çünkü bu mücadele benim değil, Balkan Türklerinin mücadelesidir.”
“SADECE OY DEĞİL, KALPTEN DESTEK İSTİYORUM”
Toplantının sonunda salondaki yoğun ilgi ve uzun süreli alkışlar dikkat çekerken, Prof. Dr. Fahriye Vatansever Ağca, BAL-GÖÇ üyelerine net bir çağrıda bulundu:
“Bu değişimi tek başıma yapamam. Sadece oy değil, kalpten destek istiyorum. Küsenleri geri getireceğiz, kapıları yeniden on binlere açacağız.”
BAL-GÖÇ’te artık kartlar yeniden dağıtılıyor.
Bu kez tartışma sadece bir seçim değil;
bir zihniyet, bir anlayış ve bir düzen değişimi.
